Twitter

26 Nisan 2012 Perşembe


Hayatın içinde insanlarla bilgi paylaşan, bilgiyi yaymak için koşulsuz ve beklentisiz görev yapan, idealist eylemlerde bulunan insanları hep takdir ederim.

Ve bilgiyi paylaşmanın; günümüzde teknolojinin hayatımıza girmesi ile internet üzerinde oluşan bilgi kirliliği, bilgiyi kaçırma çabaları, bilgiyi sabote etme davranışlarının ötesinde bir erdem olduğunu düşünürüm.

İşim gereği ve sevdiğimden, sektördeki gelişmeleri elimden geldiği, vaktim yettiğince takip etmeye çalışırım.

O nedenle bugün iş yoğunluğumdan dolayı katılamadığım; “Kadir Has Üniversitesi” tarafından düzenlenen “Yeni Medya” konferansını bir yandan işimi yapıp bir yandan da internet üzerinden dinlemeye karar vermiştim.

Daha konferansın başında yayınlanan sokak röportajlarında görüldüğü üzere, “Yeni Medya” konusunda ne kadar az bilgi sahibi olduğumuz gerçeği, istatistiki olarak belki yeterli bir kriter olmasa da aşağı yukarı ortaya çıkmış oldu.

Fakat yapılan konferansı; ücretsiz olması, katılamayanlara internet üzerinden canlı olarak izleyebilecekleri duyurusu yapılmış olmasına rağmen, daha açılış konuşmaları henüz bitip ‘evet konferans başladı’ dediğim an, konuşmacılardan birini canlı dinleyebilmek mümkün olmayacak denildi.

Şimdi bu oldu mu?

İnsan bunu sormak istiyor.

Tweet atmak, facebookta hemen paylaşmak ve hayal kırıklığını birilerine duyurmak istiyor.

Çünkü siz ortaya çıkacaksınız; "Ben bu ülkenin yeni medya bölümünü açan ilk üniversiteyim" diye deklare edeceksiniz ve sonra “Üzgünüz konuşmacımız Serdar Kuzuloğlu’nun ajansı ile sözleşmesi gereği konuşmasını canlı yayınlayamıyoruz.Program 13.30 dan itibaren devam edecektir” diyeceksiniz...

Oldu mu şimdi bu?

“Ben bir konferans düzenliyorum, hiçbir ücret talep etmiyorum. Bunu her yıl düzenli olarak yapacağım.”

Harika…

Ne çok insana katkı sağlayacaksınız. Takdir ettik elbette.

Ama bu fiyasko ile şimdi bunu söylemek mümkün olacak mı peki?

Kadir Has Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mustafa Aydın'a sormak istiyorum…

Hocam bunu nasıl düşünmezsiniz?

Tweeterda izlenen, bir üniversitenin rektörü olan ve bu bölümü ilk açan üniversite olmakla övünen bir yönetici olarak bunu nasıl düşünmezsiniz?

Konuşmanızda artık uykuda bile tweet atacağız diye bir espri yaptınız.

Size hak vermemek mümkün değil.

Millet olarak anlık hareketle tepkilerimizi dile getirdiğimizi söylediniz.

Kesinlikle katılıyorum.

Sn. Dekan Deniz Bayrakdar’ ın da dediği gibi bu yeni oluşumun üzerimizdeki etkisi ve nedenleri hakkında bir de arka tarafına, psikolojik değerlendirmesine bakmak lazım.

Buna da katılıyorum.

Ama siz şu an; ciddiyet, ilgi ve merakla beklenen bu konferansa katılamayanların nasıl bir hayal kırıklığına uğradığını biliyor musunuz?

Atılan tweetleri başından itibaren ne yazık ki üzüntüyle takip ettim.

Genel tavrım yapıcı olmaktan yanadır her zaman.

Hemen priz yetersizmiş vs. gibi atılan tweetleri çok acele yapılmış eleştiriler olarak düşündüm. Açıkçası en azından üniversite gençlerinden daha kayda değer tweetler bekliyordum.

Ancak herkesin bildiği gibi daha kat edecek çok yolu var evet bu ülkenin.

Üstelik sadece “Yeni Medya” alanında değil sayısız alanda.

Konuşmanızın başında; “Bu bölümü kurmuş olan hatta bize kurmak için danışan bir sürü üniversite daha var. Ama biz tekiz. Rakiplerimizde yapıyor ama biz başkayız” demeye getirdiniz.

Çok güzel.

Dileriz ve umarız böyle devam eder ve örnek olursunuz.

Ama bunu diyebilmeniz ve öncü olmanız için bu hususlara dikkat etmeniz gerekmez miydi?

Ve tüm bunları düşünmenin yanında insanın aklına başka bir soru daha geliyor.

Acaba bilerek mi yaptınız?

Bu konferansa ücretsiz katılmak mümkün, katılamayanlar ise internetten izleyebilir. Buraya kadar doğru anladım.

Salonun 300 kişilik olduğunu, akşama kadar toplamda 800 kişinin katılacağını, sizin konuşmanız esnasında orada olan 300 kişinin dışında henüz gelemeyenlerin gün bitmeden katılacaklarını belirttiniz.

Salon kapasitesi belli katılım oranı belli.

Konu çok mühim elbette...

Sektörden katılanların, zamanı olan, olmayan katılamayacak kişilerin sayısı düşünüldüğünde internet üzerinden yayınlanması çok iyi bir fikir.

Hatta şahane bir fikir ve “Yeni Medya Bölümü”ne bu yakışırdı.

Bunu takdir etmemek elde değil.

Ama bunu nasıl düşünmezsiniz anlamak mümkün değil!..

Bir kere siz bu konferansı düzenlemeye başladığınız zaman konuşmacılara karar verip,onlarla iletişime geçtiğinizde bunun böyle olacağını size söylenmemiş miydi?
 
Yoksa haberiniz yoktu da son anda mı haberdar oldunuz?

Bu konferansı düzenleyen kişiler tarafından bu konu atlandı mı?

Eğer öyleyse diğer yazacaklarım çok mühim değil.

Ciddi bir hata yapılmış demektir.

Ve artık olan da olmuştur.

Ama eğer öyle değilse!...

Yazılarını ve yaptıklarını çok yakından saygı ve ilgiyle takip ettiğim Serdar Kuzuloğlu’na da sormak istiyorum:

“ Bu anlaşmayı yaparken para almadığınız konuşmalarınızın yayınlanmayacağını bilmiyor muydunuz?”

Herhalde size birileri bu konferansa katılmadan önce konferansın internet üzerinden canlı yayınlanacağını söylemiştir.

Söylemedilerse bu onların hatasıdır. Ama insan buna inanmak istemiyor. Ben bunu size teklif getiren yöneticilere söylemiş olduğunuzu umuyorum. Ve bu durumda hata sizde değil gibi görünüyor elbette.

Ancak gene de sizden; bugüne dek yaptıklarınızı göz önüne aldığımda ajansınız ile iletişime geçmenizi ve bir kez de olsa bu konuda bir esneklik göstermelerini rica etmenizi beklerdim.

Tabi eğer bunu denedinizse size bir sözüm olamaz.

Ayrıca ajansınız bu konuda daha onlara söylemeden bile size yardımcı olamaz mıydı?

Ülke yararına işlerde bazen bazı kurallar illegal durumlar yaratmayacak, birilerinin canına mal olmayacak, trilyonlar kaybettirmeyecekse sanırım ihlal edilebilirler.

Çünkü bana göre sizin bu çok önemli konferansta söyleyeceğiniz bazı şeyler belki de çok gence ışık tutacak, belki hayatlarını bile değiştirecekti.

Ben onlar adına çok üzgünüm.

Bu konferansı ben düzenlesem; Türkiye’ nin dünya ile arasında bu alanda köprü kuran birkaç kişisinden biri diye sizi lanse ederken, bunu en başında düşünürdüm.

Siz olmadan bu konferans olmayacak ise ya sizin ücretinizi öder ve katılmanızı sağlardım. Ya da o diğer birkaç kişiden yardım ve katılımda bulunmalarını isterdim.

Üstelik bu durum sizi de etkiledi ve açılışta kendinizi ifade etmek, nedeni açıklamak zorunda kaldınız. Mecburen ücret almadan katıldığınızı söylediniz. Bu durum bir yandan olumlu bir yandan olumsuz oldu. Birçok kişi hakkınızda belki de haksız yere farklı fikirlere sahip oldu…

Ama olan oldu.

Umarım sizi dinleme şansı bulanlar bilgi dağarcıklarına birçok fikir eklemiş ve konuşmanızdan olabildiğince yararlanmışlardır.

Bugün “Yeni Medya” konferansında olanlardan sonra sinirlenip konferansın kalan bölümünü internetten takip etmeyecek çok sayıda insan olacağına eminim.

Ancak; Kadir Has Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mustafa Aydın Hocam eminim siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki bugün size facebook ve tweeterdan bolca mesaj gelecektir.

Gün sonunda ne kadar tweet atılacağını, rekor kırıp kırmayacağınızı tıpkı sizin gibi ben de merak ediyorum doğrusu!... 


Ferda ŞEN

Bahçeşehirnews

E-mail: ferdasen@bahcesehirnews.com

12 Nisan 2012 Perşembe


Büyük bir söz gibi geldi ilk anda kulağıma aslında..

Ama daha aklıma geldiği anda çok sevdim benimsedim çünkü amacımıza en uygun slogan buydu.

Ve üstelik bu zaten yayın hayatımıza başladığımız andan itibaren yapmak istediğimiz çalışma biçimiydi.

Önce yazdım, yine bir an düşündüm.

Peki zor muydu, yapılamaz mıydı?

Hem de nasıl yapılırdı…

Eledim hemen diğer tüm yazdıklarımı.

Karar vermiştim aslında daha ilk anda.

Gerisi zaten sadece laf-ı güzaftı aslında.

Hemen bizimkilerle paylaştık hepsini bir çırpıda.

Ve işte böylece projeye başladık.

Bahçeşehirnews temelleri çoktan atılmıştı bile.

Hedefimiz büyük, hayallerimiz gerçekleşebilir hayallerdi.

Buna hep birlikte gönülden inandık.

Hepsinden öte kim olduğumuzu ve neler yapabileceğimizi iyi biliyorduk.

Geçtiğimiz yıllardan birinde şu anda bizim kurduğumuz sistemi kullanmıyor olsalar da büyük ulusal gazetelerden birinde geçen onca yoğun koşturmacalar, kah üzüldüğüm kah çokça sevindiğim, internet teknolojisinin gerekliliğini kabul ettirme çabalarım…

Aynı kurum içinde çalışan, ancak yoğunluktan bir türlü bir araya gelemeyen üst yönetimden birçok insanla ayrı ayrı görüşerek koordine edip bilgi vermek, en önemlisi kabul ettirip ortak karar aldırabilmek aslında çok zordu.

Onca zaman kuruluş-kurulum-pr-reklam ve yayın hayatına başlama süreci son derece stresli ama bir o kadar da keyifliydi. Ve hepsinden öte benim için son derece büyük ve başarılı bir deneyim olmuştu.

Ancak sonuçta sorumlu olduğum bir üst yönetim vardı ve büyük bir müşteri adına zor koşullarda kararlar aldığım,aldırmaya çalıştığım  bir projeydi.

Ama Bahçeşehirnews öyle mi?

O bizim projemiz...

O bambaşka bir sevinç yaşattı bana ve hepimize.

Önce hep birlikte paylaşıp tamam dedik ve doğmasına karar verdik. Ekibimiz ile birlikte, kısa sürede projelendirdik, altyapı hazırlık çalışmalarını tamamladık. Kısa bir zaman içinde de büyüdü ve çabucak gelişmiş oldu.

Çünkü arkamızda çok kalabalık bir Bahçeşehir halkı vardı henüz hepsi bizi tanımıyor olsalar da…

İşin hemen başında Bahçeşehirnews kuruluyor duyurusunu; bölgemizde bulunan işletme-kuruluş vb. gibi birçok yere daha saha çalışmasına başladığımız sırada yapmaya başlamıştık. Ancak gazetemizin kuruluyor haberinin ardından çok da uzun diyemeyeceğim ama bir süre hazırlık çalışmalarını yürüttükten sonra, şu anda saha çalışmamız devam ederken yayın hayatımıza başlamış olduk.

Yaptığımız saha çalışmaları sırasında bazen çok sıcak karşılandık, bazen benim ihtiyacım yok diyen firma sahiplerine rastladık. Kendimizi, projemizi ve misyonumuzu ne kadar anlattıksa da istemeyen ve dilemeyen hiçbir kuruluşu, kendileri adına üzülsek de rızaları olmadan buraya kaydetmedik. Onlara teşekkür edip yolumuza devam ettik.

Bazen yetkili bulamadık, bazen bırakın sonra gelin dediler, ama biz yılmadık. Gerektiğinde tekrar tekrar gittik. Bu çalışmadaki rehber kısmını kurumlara hizmet adına yaptığımıza,ücret talep etmediğimize ikna olmayanlar oldu. Oysa bizim nasıl kazanacağımızı da anlatıyorduk.

Ancak bizi asıl üzen geçmişte ne yazık ki bu firmalara bir şekilde iş bilmezlikle ya da günlük çıkarlarıyla yaklaşıp,onların bu işlere korkarak yaklaşmalarına neden olan yanlış kişilerle karşılaşmış olmaları oldu.

Yani itirazlarının ve çekinceli yaklaşımlarının bizimle hiçbir ilgisi yoktu. Biz gene de gülümsememizi, anlayışımızı eksik etmedik, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Hala da anlatmaya devam ediyoruz.

Yayın hayatına başladığımız bu günlerden bir süre sonra onların da fark edip aramıza katılmak isteyeceklerini düşünüyoruz. İşte o zaman da hayallerimizden birini hayata geçirmiş böylelikle bir sürü kuruma ışık tutmuş olacağız.

Yine onları tanıtmak için hiçbir ücret talep etmeyeceğiz. Bu bizim vaadimiz olarak devam edecek yayın hayatımız boyunca. İkna olup geldiklerinde kendimizi başarılı sayacağız.

Ancak bu arada projemizi duyup bize destek olan ve bizimle yer almak isteyip kendilerine de kazanım sağlamak isteyen, vizyonu geniş kuruluşlar da çoğunluktaydı. Bu bizi karşılaştığımız diğer üzücü durumların dışında daha da heyecanlandırdı. Ve doğru yolda olduğumuzu-doğru yerden başladığımızı kanıtlamış oldu.

Daha önceki deneyimlerimizin de katkısı ile genel geçer hazırlık sürecinden çok daha kısa bir zamanda projemizi tamamlamış olduk.

Zaman her zaman kıymetli, her zaman nakitti elbette. Sadece şu anda değil. Zira teknolojinin artık hayatımızın neredeyse en büyük parçalarından birini oluşturduğu günümüzde, çok daha kıymetli oldu. Bize belki eskisinden çok daha fazla zaman kazandıran hızlı bir araç gibi görünse de esasında, bir o kadar da zamanımızı fazlası ile alan bir yaşam biçimi haline geldi.

Dolayısı ile teknolojinin hem kazandıran hem kaybettiren koşullarını dengeleyip, nasıl tasarruf edebiliriz diye düşünce sizlere bu zamansızlıkta, bunca yoğunlukta ekstra zamanlar kazandırmak, günlük hayatınızda Bahçeşehirnews ile naçizane bir yudum nefes aldıralım istedik.

İşte tamamını henüz sayamadığım ileride yine bahsedeceğim tüm bunlar ve daha birçok çıkış noktası, bizim Bahçeşehirnews olarak var olmamızı sağladı.

Ve artık kesintisiz yayınımız ile siz Bahçeşehirlilere “Merhaba” diyoruz.

Hoş geldiniz aramıza…

Dilerim her daim hoş kalırsınız bizimle.

Çünkü biz bundan böyle,

Anbean sizinleyiz…